Son günlerde ülke gündemini sarsan bir gelişme yaşandı. İhaleye fesat karıştırma suçlamasıyla uzun süredir aranan firari müteahhit, mahkemeye bir dilekçe sunarak geçtiğimiz günlerde kendisi aleyhine alınan kararın iptalini istedi. Bu durum, hukuk camiasında ve kamuoyunda şaşkınlıkla karşılandı. Müteahhit, serbest kalmak ve suçlamalardan aklanmak için bir yol arayışına girdiği belirtiliyor. Peki, bu müteahhit kim? Hangi projelerde yer aldı ve şimdi ne tür bir savunma oluşturmayı planlıyor? İşte detaylar.
Firari müteahhitin ismi, özellikle inşaat sektöründe son yıllarda yaptığı projeler ve ihalelerdeki yolsuzluk iddialarıyla sıkça anılıyor. Birçok projenin gecikmesine ve inşaat standartlarının düşmesine sebep olan bu kişi, hâlihazırda birçok müteahhit ve iş insanıyla negatif bir ilişki içerisindeydi. Kendi aleyhine açılan davada mahkeme, yapılan araştırma ve delil incelemeleri sonrası müteahhitin suçlu olduğuna hükmetmişti. Ancak firari müteahhit, suçlamaları kabullenmeyerek, kararın iptali için mahkemeye başvurdu. Dilekçesinde, kararın 'hukuka aykırı' olduğu ve kendisinin masum olduğunu savundu. Bu açıklamalar, hukuk camiasında büyük bir tartışma yarattı.
Müteahhit, dilekçesinde, ihaleye fesat karıştırıldığına dair iddiaların tamamen asılsız olduğunu öne sürdü. Ayrıca bu süreçte kendisine yönelik bir kampanya yürütüldüğünü iddia etti. Savunmasında, “Gerçek suçlular belli, ama maalesef üzerime atılan iftiralarla mağdur ediliyorum. Projelerin tamamlanmasının önündeki engelleri aşmaya çalışırken, benim üzerimden bir yargı oluşturulmaya çalışıldı,” diye belirtti. Firari müteahhitin, savunmasında dile getirdiği diğer bir husus ise, mahkemenin delil toplama sürecinde yaşanan eksiklikler oldu. Üzerine atılı suçlamaların, yeterli kanıt olmaksızın yaratıldığını kanıtlamaya çalışıyor. Ayrıca mevcut delilleri yanlış ve eksik değerlendirildiğini vurgulayarak, yeniden bir yargılama yapılmasını talep etti.
Bununla birlikte, müteahhidin duruşmaya katılmamış olması da pek çok soru işaretine neden oluyor. Kamuoyunda, ‘Müteahhitin bu mahkeme sürecine katılmaması, suçluluğunu kabul ettiği anlamına mı geliyor?’ gibi sorular dile getiriliyor. Ancak müteahhitin avukatı, müvekkilinin bir çözüm arayışı içerisinde olduğunu, bu nedenle duruşmalara katılmadığına dikkat çekti. Firari müteahhitin avukatı, “Müvekkilim, adaletin tecelli etmesi için her yolu deniyor. Ama ne yazık ki, bir dizi yanlışlık ve hukuki süreçteki aksaklıklar nedeniyle şu an firar durumunda.” şeklinde açıklamalarda bulundu.
Bu olay, inşaat sektöründeki yolsuzlukların ne denli derinleştiğini gözler önüne sererken, birçok kişi müteahhitin ve benzerlerinin nasıl yakalanabileceği üzerinde kafa yoruyor. Hem devlet hem de özel sektör düzeyinde alınacak önlemler, yolsuzlukların önüne geçmek amacıyla büyük önem taşıyor. Firari müteahhitin mahkemeye sunduğu dilekçe, bu olayların tekrar etmemesi ve halkın adalete olan güveninin yeniden tesis edilmesi adına bir sinyal olma niteliği taşıyor.
Gelişmeler, hem sektördeki diğer müteahhitler hem de tarihsel süreç içerisinde benzer durumları yaşamış kişiler için ders niteliği taşıyor. Firari müteahhitin, yasal süreçlerde yaşadığı sorunlardan dolayı yaratılan bu kaos ortamı, kamuoyunda da büyük yankı bulacak gibi görünüyor. İlerleyen günlerde kamuoyunda daha fazla dikkat çekecek olan bu dava sürecinin sonuçları, hem yargı sistemine ışık tutacak hem de inşaat sektöründeki geleceği şekillendirecek önemli bir paremetre haline gelecek.