Son günlerde Türkiye’nin gündemini sarsan cinayet olaylarından biri, 112 Acil Çağrı Merkezi'ne yapılan bir ihbarla daha da dikkat çekici hale geldi. Özlem, şaibeli bir şekilde hayatını kaybettikten sonra, katili olduğu iddia edilen kişinin polise yaptığı telefon görüşmesi, olayın seyrini değiştirdi. Bu durum, kamuoyunda büyük tartışmalara yol açarken, adalet sisteminin ne denli karmaşık olduğu bir kez daha gözler önüne serildi.
Olay, geçtiğimiz günlerde İstanbul'un bir semtinde meydana geldi. Özlem’in bedeni, evinde bulunduğunda, katıldığı son sosyal etkinlikten gelen dostlarının ihbarı sonucunda ortaya çıktı. Olay yerinde yapılan ilk incelemelerde cinayet izleri belirlendi. Katil olduğu iddia edilen kişinin, cinayetten sonra 112’yi arayarak yardım talep ettiği öğrenildi. Bu durum, olayın ilk baştan itibaren gizemli bir hal almasına yol açtı. Telefon görüşmesinde, katil, "Bir kaza oldu, bana yardım edin!" şeklinde ifadeler kullanmıştı.
Ancak, ilk incelemelerin ardından polis, bu ifadenin olayın seyrini değiştirmeyeceğine karar verdi. Tanık ifadeleri ve delil toplama işlemleri, katilin olayın ardından herhangi bir pişmanlık belirtisi göstermediğini ortaya koydu. Tanıklar, Özlem’in katili ile daha önceden bir çatışma yaşadığını belirtti. Özlem’in çevresindekiler, onun asla şiddet içeren bir ilişki yaşayacak bir kişi olmadığını savunurken, cinayetin ardındaki motivasyonun anlaşılması adına yoğun bir araştırma süreci başlatıldı.
Olayda, katilin 112’yi aramasının, cinayet için hafifletici bir sebep sayılmadığı bilgisi, adalet sisteminin işleyişine dair çokça yorum yapılmasına sebep oldu. Kanunlara göre, cinayet işlemiş bir kişi, olayı kaza olarak nitelendirse bile, bu durum elverişli bir bahane olarak kabul edilmiyor. Adalet Bakanlığı yetkilileri, bu tür durumların sıkça yaşandığını ve katillerin çoğu zaman cezalarını hafifletmek adına bu tür bir savunma yoluna gittiğini ifade ediyor.
Özlem’in ailesi, olayın bir an önce aydınlatılması ve adaletin yerini bulmasını talep ediyor. Aile avukatları ise, katilin 112’ye yaptığı ihbarın bir manevra olduğunu ve bu durumda, ferah bir ruh haliyle adalet önüne çıkmasının mümkün olmadığını savunuyor. Aile, katilin ağır ceza hukuku kapsamında yargılanması için her türlü hukuki yola başvuracaklarını açıkladı. Bu durum, Türkiye’nin adalet sistemi üzerine yapılan tartışmaları da tekrar gündeme getirdi. Adalet Bakanlığı’nın, kadın cinayetlerine karşı daha sert yasaların getirilmesini öneren kampanyaların sayısını artıracağı konuşuluyor.
Özlem’in yaşadığı talihsiz olay, Türkiye’deki kadın cinayetleri sorununu bir kez daha gündeme taşırken, kadınların daha güvenli bir ortamda yaşaması için toplumda farkındalık oluşturulması gerektiği vurgulanıyor. Kadınlar, kendilerine yönelik şiddet ve tehdit durumlarında mutlaka şikayette bulunmaları yönünde cesaretlendirilirken, toplumun her bireyine düşen görevin, bu tür olayları engellemek için ses çıkarmak olduğu belirtiliyor.
Özlem’in davasının gelişmeleri, takip edilerek kamuoyuna duyurulacak. Olayla ilgili yeni gelişmelerin yaşanması durumunda hukuki süreç ile ilgili daha detaylı bilgilere ulaşmamız mümkün olacaktır. Toplum olarak savaşçılarımız olan kadınlarımıza sahip çıkmak ve onların daha güvenli bir yaşam sürmeleri adına gayret göstermeliyiz. Adalet, her koşulda yerini bulmalıdır!