Ülkemiz, son 65 yılın en kurak dönemini yaşarken, su kaynakları alarm veriyor. Uzmanlar, iklim değişikliğinin etkilerini önümüzdeki yıllarda daha da fazla hissedeceğimizi ifade ederken, barajların doluluk oranları büyük bir endişe kaynağı olmaya devam ediyor. Özellikle son yapılan araştırmalar, birçok barajın kritik seviyelere yaklaştığını gösteriyor. Bu durum, hem tarım hem de içme suyu açısından ciddi sorunları gündeme getiriyor.
Son yıllarda aşırı yağışları bir kenara iten ülkemizde, 2023 itibarıyla barajların doluluk oranları ciddi oranda düştü. Özellikle büyük şehirlerin su ihtiyacını karşılayan barajlar, beklenen seviyelerin altında kalmaya devam ediyor. İstanbul’un su kaynaklarının kalbi sayılan Ömerli Barajı'nın doluluk oranı %35’lere düşerken, Anadolu şehirlerinde de benzer sıkıntılar gözleniyor. Ankara'nın en büyük su kaynağı olan Çamlıdere Barajı ise alarm vererek kalma noktasına geldi. Bu durum, şehirlerin su yönetimini etkileyerek halk arasında kaygılara neden oluyor.
Uzmanlar, iklim değişikliğinin su kaynakları üzerindeki etkisinin göz ardı edilmemesi gerektiğini belirtiyor. Global ısınmanın yarattığı iklim dalgalanmaları, yağışların düzensiz dağılımını beraberinde getiriyor. Kış aylarında beklenen kar yağışlarının azalması, yazın su ihtiyaçlarının artmasına neden oldu. Tarım, hayvancılık ve içme suyu ihtiyacı artarken, mevcut su kaynaklarının tükenmeye yüz tutması, bu döngüyü daha da derinleştiriyor. Su krizinin kaçınılmaz bir gerçek olduğunu vurgulayan uzmanlar, hükümetin ve yerel yönetimlerin su tasarrufu alanında acil önlemler alması gerektiğini savunuyor.
Hükümet, bu sorununu çözmek için çeşitli projeler geliştirmeye çalışsa da, sürdürülebilir su yönetimi ve iklim değişikliği ile mücadelenin önemini artırıyor. Barajların güçlendirilmesi, su tasarrufunun teşvik edilmesi ve alternatif su kaynaklarının geliştirilmesi, su krizinin önüne geçilmesi için atılması gereken adımlar arasında yer alıyor. Ayrıca, toplumun su tüketimi konusunda bilinçlendirilmesi de büyük önem taşıyor.
Sonuç olarak, ülkemizdeki barajların durumu ve su kaynaklarının tükenmesi, sadece bir çevresel sorun değil, aynı zamanda toplumsal bir tehdit haline gelmiştir. İklim değişikliğiyle mücadele, daha fazla su tasarrufu ve doğanın korunması, gelecekte yaşanabilecek su krizlerinin önüne geçmek için atılması gereken en önemli adımlardır. Unutulmamalıdır ki, su hayatın kaynağıdır ve bu kaynağı korumak, herkesin ortak sorumluluğudur.