Son dönemde, Orta Doğu'da yaşanan gelişmeler bir kez daha gündemi sarsarken, ABD basını dikkat çekici bir analiz ile karşımıza çıktı. İsrail ile İran arasında patlak veren çatışmaların, eski ABD Başkanı Donald Trump’ın yakın çevresinin çıkarlarına hizmet ettiği iddiası, birçok soruyu gündeme getiriyor. Peki, bu savaşın arka planında yatan güçler ve savaşın gerçek kazananları kimler? Bu yazımızda, konuyla ilgili detayları inceleyeceğiz.
Donald Trump’ın başkanlık dönemi, Orta Doğu’daki güç dengelerinin değiştiği bir dönem oldu. Trump, iktidara geldiği ilk günden itibaren, özellikle İsrail ve Suudi Arabistan ile olan ilişkileri güçlendirme stratejisi izledi. İran’a karşı sert bir tutum sergileyen Trump yönetimi, 2018 yılında İran ile yapılan nükleer anlaşmadan çekilerek Tahran yönetimine karşı ekonomik yaptırımların kapsamını genişletti. Bu adım, bölgedeki gerilimin artmasına neden oldu ve nihayetinde İran ile İsrail arasında açık çatışmaların kapısını araladı.
İran, Trump’ın bu agresif politikalarına tepki olarak, hem kendi savunma gücünü artırdı hem de Siyonist rejime karşı proxy savaşları yürütme stratejisini benimsedi. Bu süreçte, bölgedeki güç mücadelesinin daha da derinleşmesi ve vekalet savaşlarının yaygınlaşması, Trump’ın politikalarının sonuçları arasında yer aldı.
Analizler, bu savaşın arka planında bulunan aktörlerin çıkarları açısından da detaylı bir şekilde incelenmesi gerektiğini gösteriyor. İş dünyasında tanınmış isimler, Trump’ın destekçilerinin büyük bir kısmı, İsrail’e yapılan silah satışları ve güvenlik anlaşmalarından büyük kazanç elde etti. Örneğin, Trump’ın eski ulusal güvenlik danışmanı John Bolton gibi isimlerin, bu savaşın sürmesini isteyen bir görüşe sahip oldukları iddia ediliyor. Bu durum, savaşın ekonomik manzarasını da şekillendiriyor.
Öte yandan, Orta Doğu’daki bu gerilimler sadece askeri ve siyasi bir savaş değil; aynı zamanda ekonomik bir savaş olarak da devam ediyor. Silah sanayii, savaşın en büyük kazananları arasında yer alıyor. ABD merkezli silah üreticileri, bu çatışmalar sayesinde büyüyen iş hacmi ile rekor satışlar gerçekleştirdi. Trump’ın destekçileri içinde yer alan iş insanları, savaşın derinleşmesi ile birlikte finansal kazançlarını katlayarak artırabiliyorlar.
Öte yandan, savaşın kaybedenleri ise genellikle sivil halk oluyor. İşgal altındaki bölgelerde yaşayan insanlar, çatışmalardan doğrudan etkilenerek büyük zorluklar yaşıyor. Bu durum, bölgedeki insani krizi daha da derinleştiriyor. Aynı zamanda, savaşın getirdiği belirsizlik ve geri dönüşü olmayan kayıplar, bölgedeki halkın yaşam kalitesini tehdit ediyor.
Bunların yanı sıra, uluslararası arenada da çeşitli tepkiler oluşmaya başladı. Birçok ülke, İsrail ile İran arasındaki çatışmaları endişe ile izlemekte ve barış çağrılarına yönelmektedir. Ancak Trump’ın destekçileri ve onlara yakın iş insanlarının savaşın sürmesini istemeleri, durumu daha da karmaşık hale getiriyor.
Özetle, ABD basınının ortaya koyduğu bu analiz, İsrail-İran savaşının derin bir ekonomik ve siyasi arka plana sahip olduğunu gözler önüne seriyor. Trump’ın eski dostlarının, bu savaşın sonuçlarından nasıl yararlandığı, gelecekte benzer çatışmaların yaşanıp yaşanmayacağı konusunda önemli ipuçları veriyor. Orta Doğu’da barış sürecinin nasıl işleyeceği ve hangi tarafların bu süreçte kazançlı çıkacağı soruları ise hala yanıt bekliyor.