Son günlerde Türkiye'nin birçok bölgesinde yaşanan ani sağanak yağışlar, pek çok şehirde su baskınlarına neden oldu. Sadece 10 dakika süren şiddetli yağmur, özellikle İstanbul, İzmir ve Antalya gibi metropol şehirlerde hayatı olumsuz etkiledi. Bu durum, altyapı sorunlarının yanı sıra iklim değişikliğiyle ilgili endişeleri de yeniden gündeme getirdi. Uzmanlar, yaşanan bu felaketlerin gelecekte daha sık yaşanabileceğine dikkat çekiyorlar.
10 dakikalık aniden yağmur, şehirlerin yollarını adeta göle çevirdi. Araçlar yolda kaldı ve birçok kişi evlerinde mahsur kaldı. Altyapı yetersizlikleri ve dere yataklarındaki doluluk, su baskınlarının etkisini artırdı. İstanbul'da bulunan bazı noktalar adeta felakete uğradı. Ayrıca, İzmir ve Antalya'da da benzer manzaralar yaşandı. Su baskınlarının create ettiği maddi hasar, henüz net bir şekilde hesaplanamasa da, ilk bilgiler ciddi rakamların söz konusu olduğunu gösteriyor. Birçok iş yeri zarar gördü ve özellikle marketlerde oluşan hasar dikkat çekti. Acil durum ekipleri, hızlı bir şekilde bölgelere yönlendirilerek afetzedelere yardım etmeye çalıştı. Ancak, yağmurun etkisiyle bazı yollar kapanınca, bu yardımların ulaşımı da zorlaştı.
Uzmanlar, Türkiye'de yaşanan son sağanak yağışların iklim değişikliğiyle doğrudan bağlantılı olabileceğini belirtiyor. İklim değişikliği, aşırı hava olaylarının daha sık yaşanmasına zemin hazırlıyor. 2023 yılı içerisinde artan sıcaklıklar ve azalan yağış ortalamaları, bu ekstrem hava olaylarının daha sık görülmesine yol açabilir. Su baskınları sadece mevcut durumu etkilemekle kalmayıp, tarım, turizm ve şehir planlaması üzerinde de kalıcı etkiler bırakıyor. Özellikle tarım sektöründe su baskınları, ürün kayıplarına neden olurken, turizm alanında da olumsuz etkiler yaratıyor.
Devlet, afet anında acil durum ekiplerini hızla harekete geçirerek durumu kontrol altına almaya çalıştı. Ancak, uzun vadede bu tür olayların önüne geçmek için altyapının güçlendirilmesi ve iklim değişikliği ile mücadele stratejilerinin oluşturulması gerektiği vurgulanıyor. Her ne kadar anlık çözümler üretilse de, kalıcı çözümler için toplumsal bir farkındalığın oluşturulması ve iklim değişikliği ile mücadelede kararlı adımlar atılması gerekiyor. Bu çerçevede, yerel yönetimlerin de üzerine düşen görevler var. Altyapı yatırımlarının artırılması, yağmur suyu yönetimi sistemlerinin iyileştirilmesi gibi önlemler, gelecekte benzer felaketlerin yaşanmaması adına büyük önem taşıyor.
Son olarak, halkın da böyle doğal afetler karşısında bilinçlenmesi gerektiği belirtildi. Doğal afetler karşısında hazırlıklı olmak, toplumsal dayanışmayı artırmak ve afet bilinci oluşturmak, bu tür felaketlerin etkilerini en aza indirmede önemli bir rol oynamaktadır. Türkiye, doğası güzellikleriyle bilinen bir ülke ancak iklim değişikliğinin etkileriyle doğal felaketlere de daha açık hale gelmektedir. Bu nedenle, sadece hükümetlerin değil, bireylerin de bu konuda bilinçli olması gerekiyor.